Up
© Disney
Sinema

Mutlaka İzlenmesi Gereken En İyi 15 Animasyon Filmi

Sadece çocuklar için değil yetişkinler için de çok şey vadeden animasyonlardan en unutulmaz 15 tanesini listeledik.
Yazar: Red Bull
5 dakikalık okuma itibarıyla yayında
Hazır The Incredibles 2 (İnanılmaz Aile 2, 15 Haziran) gösterime girmeye hazırlanırken, animasyon filmlerin tarihinde ufak bir yolculuğa çıkmaya karar verdik.
'90'lı yıllara kadar ne sinemanın ne de popüler kültürün bir parçası olmayan, hatta çoğu zaman "çizgi film" denilerek geçiştirilen animasyonlar bugün neredeyse yeni bir sanat dalı olarak kabul ediliyor. 
Bazen gişede rekorları alt üst ederken bazen ise Ruhların Kaçışı örneğinde olduğu gibi en prestijli festivallerden Berlin Film Festivali’nde en büyük ödül bir animasyona verilebiliyor. 
Artık sadece küçüklere değil, her yaştan izleyiciye hitap eden animasyon filmlerden en iyi 15 tanesini listeledik.

Shrek (Şrek, 2001)

Çirkin ama sevimli canavar Shrek ile tanıştığımız ilk film 2001’de salonları ziyaret etmişti. Bir ejderha tarafından kaçırılan güzel prenses Fiona’yı bulmak için eşek arkadaşı ile yollara düşen yeşil devin macerası ardından çekilen iki filmle de devam etmişti.

Spirited Away (Ruhların Kaçışı, 2001)

Birçok kişiye göre bugüne dek yapılmış en iyi animasyon film olan Ruhların Kaçışı, Japon usta Hayao Miyazaki’nin imzasını taşıyordu. Hiç istemediği halde ailesi ile birlikte yeni bir yere taşınan 10 yaşındaki Chihiro’nun yolculuğu gizemli evler ve ruhlarla dolu bir kasabada giriştiği macera ile devam edecektir.

Toy Story (Oyuncak Hikayesi, 1995)

Hollywood’un ciddi yatırım yaptığı ilk animasyon film olan Toy Story, Disney ve Pixar’ın ortaklığıyla yaratılmıştı. Küçük bir çocuğa alınan yeni bir oyuncağın diğer oyuncaklar tarafından kıskanılmasıyla başlayan hikaye, birçok oyuncağın işin içine girdiği sıra dışı bir serüvene dönüşmeye başlar...

The Incredibles (İnanılmaz Aile, 2004)

Pixar'ın yarattığı bir diğer harika animasyon filmi olan The Incredibles en küçük ferdini bir yarışta desteklemek için yola çıkan sıra dışı bir ailenin peşinden sürüklüyordu izleyiciyi. Unutulmaz bir koşu sahnesini de içinde bulunduran film bir Oscar heykelciği de kazanmıştı.

Inside Out (Ters Yüz, 2015)

Babası yeni bir işe başlayınca ailesi ile birlikte San Francisco’ya taşınan Riley oldukça mutsuzdur. Neşe, korku, öfke, tiksinti ve üzüntü duyguları kafasının içinde mücadele etmeye başlar ve bu karşıt duygular arasında Riley’nin hayatını belirlemek için sıra dışı bir mücadele başlar.

Up (Yukarı Bak, 2009)

Eşinin ölümünün ardından çocukluğundan beri planladığı büyük maceranın peşine düşen Carl, 78 yaşında binlerce balon bağladığı bir seyahat aracıyla dünyayı gezmeye başlar. Fakat hiç beklemediği bir anda karşısına çıkan 8 yaşında davetsiz bir yol arkadaşı da vardır. Animasyon tarihinin en iyi filmlerinden biri olan Up, macera severlere de hem duygusal hem de aksiyon dolu anlar vaat ediyor.

Ghost in the Shell (Kabuktaki Hayalet, 1995)

Bir anime film olsa da The Matrix gibi filmlerin öncüsü olan ve çizgilerle yarattığı dünyada distopik bir evren kuran Ghost in the Shell, geçtiğimiz yıl Hollywood yapımı bir yeniden çevrimle de yeniden karşımıza çıkmıştı. 2029 yılında insanlar artık sanal dünyada yaşamaktadır. Düzen olağanüstü güçlere sahip polisler tarafından sağlanır. The Puppet Master olarak bilinen bir ajan düzen için sorun çıkarmaktadır ve yakalanması için hükümet tarafından emir verilir. Tekno dünyanın kabusunu anlatan anime bugün bile yaratıcılığını ve güncelliğini koruyor.

Finding Nemo (Kayıp Balık Nemo, 2003)

Pixar’ın bizi bu kez suyun derinliklerine indirdiği filmde, annesini kaybettikten sonra babası tarafından korunaklı bir şekilde büyütülen Nemo’nun bir insan tarafından yakalanması ve babasının oğlunu tekrar bulmak için okyanusta giriştiği büyük mücadeleyi izlemiştik.

Akira (1988)

Anime sinemasının babası olarak anılan Katsuhiro Otomo’nun elinden çıkan filmde Tetsuo ve Keneda adlı iki arkadaş ile tanışmıştık. Akira adlı gizli bir hükümet projesinin parçası olan Tetsuo’nun başı büyük derttedir. Keneda ise onu bu belalardan kurtarmak için motosikletiyle birlikte Tokyo sokaklarında politikacılara ve görevini kötüye kullanan biliminsanlarına savaş açar.

Les triplettes de Belleville (Belleville'de Randevu, 2003)

İzlediğimiz en duygusal animelerden biri olan film asla vazgeçmeyen bir çocuğun hikayesini konu alıyor. Yetim bir çocuk olan Champion'ın üç tekerlekli bisikleti ile Fransa Bisiklet Turu’na katılması ama tam bu amacını gerçekleştirecekken Belleville adlı şehire götürülerek burada bisiklet temelli bir kumar makinası için gün boyunca pedal çevirmek zorunda bırakılmasına şahit olmuştuk. Fakat Champion’ın hala bir umudu vardır: Onu kurtarmak için yola çıkan anneannesi ve köpeği Bruno.

My Neighbor Totoro (Komşum Totoro, 1988)

Bir köyde yaşayan ve anneleri hasta olan iki kızkardeşin zor hayatları ormanda yaşayan sevimli yaratıklar olan Totorolar ile tanışmasıyla değişmeye başlar. Film, Hayao Miyazaki’nin muazzam hayal gücünden ortaya çıkan başyapıtlardan sadece biri.

Fantastic Mr. Fox (Yaman Tilki, 2009)

Biraz kaypak bir tilki olan Mr. Fox, ailesini beslemek için sürekli yakınlardaki bir çiftlikten tavuklar çalmaktadır. En sonunda bu duruma isyan eden çiftçiler tilkiyi öldürmeye ant içip yola çıkarlar. Mr. Fox şimdi hem kaçmak hem de ailesini insanlardan kurtarmak zorundadır.

La Planete Sauvage (1973)

Animasyon sinemasının bu gizli hazinesi küçük insanlar ile dev yaratıklar arasındaki mücadeleyi dönemin politik iklimine bolca gönderme yapan bir alegoriye çevirmişti. Sıra dışı tekniğiyle animasyon sinemasında da yeni kapılar açan film bugün bile keşfedilmeyi bekliyor.

Wall E (Vol-i, 2008)

İnsanlık bir sebepten dolayı dünyayı terk etmiştir ve geride birçok şey bırakmışlardır. Onlardan biri de robot Wall E’dir. Dünyada yapayalnız ve mutsuz günler geçiren Wall E bir gün Eve adlı bir arama motoru ile tanışınca hayatı da değişecektir.

Pinocchio (1940)

Animasyon sinemasının ilk örneklerinden biri olan film ünlü masalın beyazperdeye ilk yansımasıydı. Bugün bile hem konvansiyonel sinema hem de çizgi filmler içinde yapılmış en iyi uyarlama olarak bilinen film, yalan sözledikçe burnu büyüyen kahramanımızın gerçekçi hatta kısmen ürkütücü bir portresini önümüze getirmişti.