El Pibe ve unutulmaz sarı afrosu ABD önünde
© Stephen Dunn/Getty Images
Futbol

Saçlarıyla Hafızalara Kazınmış 10 Futbolcu

OffSite geri döndü. Futbol tarihindeki gezintimizde bu kez unutulmaz saç stillerinin peşindeyiz.
Yazar: Cem Pekdoğru & İnan Özdemir
6 dakikalık okuma itibarıyla yayında
Yeşil sahadan hayatımıza giren özel oyuncuları ve hikayeleri konu edindiğimiz Offsite serimizin yeni bölümünde dünya futbolundan unutulmaz saç stillerini alt alta dizeceğiz.
Bu listeye adını yazdıran bazı futbolcular, o dönemlerde sahada fark yaratmanın kolay bir yolunu bulduklarını düşünmüşlerdi. Üst düzey futbolcuların her birinin, tüm özellikleriyle bilindiği yıllar henüz gelmemişti. Futbol coğrafyasının kenarında köşesinde kalmış bir ülkenin milli takımıyla sahaya çıkıyorsanız ve bir keçi sakalınız varsa, seyircinin tanıyacağı ilk isim olmayı garanti ediyordunuz. Listenin bazı üyeleri ise isimlerini hafızalarımıza büyük yetenekleriyle kazımış, bizi hipnotize etmeyi başarmışlardı. Fakat bu hipnoz hali, saçlarını fark etmemize engel olamayacaktı!
İşte seçtiğimiz 10 efsanevi saç stili...
Kevin Keegan'ın saçları ilk kez sönük kalıyor

Kevin Keegan'ın saçları ilk kez sönük kalıyor

© [unknown]

Paul Breitner (Batı Almanya, 1970-1983)
Batı Almanya milli takımının dünya futbolunu domine ettiği dönemlerdi ve hemen her futbolsever o kadroyu baştan sona ezberine almıştı. Sahaya çıktıklarında her biri seyircilere kendilerini ayırt etmeleri için bir ipucu veriyordu. Savunmadan topu alıp göğsü ileride koşusunu başlatan Franz Beckenbauer’i tanımamak mümkün müydü? Fakat bu keskin hatlı yüzlerin arasında birisi bir rock yıldızı gibi parıldıyordu. İki farklı Dünya Kupası finalinde gol atmayı başaran bir defans oyuncusu olarak Paul Breitner, döneme damga vuran saç-sakal kombinasyonuyla da her listede yer almayı hak ediyor.
El Pibe ve unutulmaz sarı afrosu ABD önünde

El Pibe ve unutulmaz sarı afrosu ABD önünde

© Stephen Dunn/Getty Images

Carlos Valderrama (Kolombiya, 1981-2002)
Carlos Valderrama’yı FIFA’nın Yaşayan En İyi 100 Oyuncu listesine sokan şey, üstün top tekniği ve inanılmaz pasları olabilir. Fakat El Pibe lakaplı yıldızı bir futbol efsanesinden de öteye taşıyan şey stiliydi. Sahada her an benzersiz ve tekrarlanamayacak bir şey yapma potansiyeli taşıması, onu parçası olduğu her maçın en karizmatik oyuncusu haline getiriyordu. Tabii bu konuda sarı devasa afrosundan da epey yardım alıyordu.
Kutsal Atkuyruğu ve hayal kırıklığının resmi

Kutsal Atkuyruğu ve hayal kırıklığının resmi

© Shaun Botterill/Getty Images

Roberto Baggio (İtalya, 1982-2004)
Roberto Baggio öyle bir futbolcuydu ki onu izleyen herkes, efsaneleşmesi için sıra dışı bir saç stiline ihtiyacı olmadığını bilecektir. Ne var ki Baggio ölümsüzleşirken, saç stilini de yanında taşıdı diyebiliriz. 1994’te kaçırdığı penaltı kimsenin aklından çıkmasa da Baggio, İtalyan futbolunun gelmiş geçmiş en büyük yıldızlarından. Ve taraftarlar onu hala “Il Divin’ Codino” olarak anıyor. Yani Kutsal Atkuyruğu.
Dünya Lalas'ın keçi sakalıyla 1994'te tanıştı

Dünya Lalas'ın keçi sakalıyla 1994'te tanıştı

© John Biever/Sports Illustrated

Alexi Lalas (ABD, 1988-2003)
1994 Dünya Kupası’nı düzenleme görevi ABD’ye verilirken, futbola “futbol” bile demeyen bu ülkeyi güzel oyun ile tanıştırmak ve futbol endüstrisinde ABD’nin de gerçek bir aktöre dönüşmesini sağlamak gibi hedefler vardı. Yeni inşa edilen stadyumların tribünleri dolsa da sıcak havanın etkisiyle düşen futbol kalitesi, gol kısırlığı ve ABD maçında kendi kalesine gol atan Andrés Escobar’ın ülkesine dönüşünde vurulması derken kupa ağızlarda buruk bir tat bıraktı. Fakat Tony Meola, Alexi Lalas, Marcelo Balboa gibi oyuncular kupaya her anlamda renk katarken, Yunan asıllı savunmacı Lalas ve keçi sakalının bir popüler kültür fenomenine dönüşmesi gecikmedi.
Xavier her zamanki stilini bir adım ileri götürmüş

Xavier her zamanki stilini bir adım ileri götürmüş

© Kai-Uwe Knoth/Getty Images

Abel Xavier (Portekiz, 1990-2008)
İlginç saç stillerinin yolu Türkiye’ye de düştü elbette. Kimi zaman bu topraklardan çıkan bazı moda akımları futbol sahalarına aksetti. Örneğin seksenli yıllarda birçok file bekçisi ‘aslan yelesi’ ekolüne teslim olmuş, literatüre “kaleci saçlı adam” gibi bir tanımlama katmıştı. (Kardemir Karabükspor’dan “Ense Şevki” ayrıca anılmayı hak ediyor.) Kimi zaman da artan yabancı futbolcu trafiği bu alanda işin öncüsü olan isimleri doğrudan hayatımıza soktu. Beşiktaşlı Osvaldo Nartallo dönemin rock gruplarına ilham olurken, Fenerbahçe’de Emil Kostadinov oyunundan çok saçlarıyla konuşulmuştu. Ülkede gezmedik takım bırakmayan Fernand Coulibaly’nin saçları çığır açarken, Trabzon’da Marcelinho-Yattara farklı bir çizgide ilerledi. Galatasaray’ın Fatih Terim döneminde Liverpool’dan kiraladığı Abel Xavier’in yarattığı etki ise bambaşkaydı. Dip boyası hiçbir zaman gelmeyen Portekizli bek sahadayken, gözünüzü başka bir yere çevirmek mümkün değildi.
Unutulmaz Nijerya takımının unutulmaz stoperi

Unutulmaz Nijerya takımının unutulmaz stoperi

© Lutz Bongarts/Getty Images

Taribo West (Nijerya, 1992-2008)
Taribo West’in unutulmaz statüsüne erişmiş bir saç stili yok, birden fazla var. Nijerya milli takımının güvenilir stoperi menajerlik oyunlarında ucuz bir alternatif olarak binlerce genci sevindirmesinin yanı sıra, sahaya her çıktığında da ekran karşısındakileri yeniden şaşırtmıştır. Yukarıdaki fotoğraf West’in ilk kez sohbetlere konu olduğu 1998 Dünya Kupası’ndan. Ancak daha sonra da gerek milli takım, gerekse de Inter, Derby County, Kaiserslautern gibi kulüplerde uçsuz bucaksız hayal gücünü göstermeye devam etti.
Ümit Davala (Türkiye, 1992-2005)
2002 Dünya Kupası’ndan aklınızda kalan şeyler ne? Elbette Türkiye’nin elde ettiği üçüncülük, ülke futbol tarihinin en özel köşesinde duruyor. Sonra aklımıza ev sahibi Güney Kore, ABD, Senegal gibi beklenmedik ölçüde başarılı olan takımlar, tuhaf hakem kararları, saat farkı nedeniyle günün ortasında oynanan önemli maçlar geliyor. Bir de saç stilleri var. İlhan Mansız’ın Senegal’e attığı altın golü kutlarken savrulan “Samuray” saçları, ona Japonya’da hatırı sayılır bir hayran kitlesi yaratmıştı. Hollanda’nın olmadığı turnuvada Ruud Gullit, Frank Rijkaard ve Edgar Davids’ten tanıyıp sevdiğimiz örgüleri göremedik belki ama yeni moda Mohikan saç stili olmuştu. Ümit Davala, Clint Mathis ve Kazuyuki Toda’nın bu turnuvada açtığı yoldan David Beckham, Fredrik Ljungberg gibi yıldızlar da geçecekti. Nijerya ve West bu turnuvada da vardı tabii. Fakat 2002’nin en tuhaf saç stili bunlardan biri değildi.
Ronaldo (Brezilya, 1993-2011)
Kupaya fırtına gibi giren Ronaldo, yine de yarı finalden önce bir değişikliğe ihtiyacı olduğunu düşünmüştü. Belki 1998’deki gibi bir kötü son sürpriziyle karşılaşmamak adına Türkiye maçı öncesinde bir totem niyetine yukarıdaki saçla sahaya çıktı. Ronaldo bir çizgi film karakterine dönmüş, türlü esprilere konu olmuştu. Sonuçta totem işe yaramıştı. Önce Türkiye’yi yıkan golü atacak, sonra da Oliver Kahn ve arkadaşlarını alt edecekti.
Cisse'nin bir milyon saç stilinden biri

Cisse'nin bir milyon saç stilinden biri

© Matthew Lewis/Getty Images

Djibril Cisse (Fransa, 1998 - )
Servetinin önemli bir bölümünü saç boyasına ve bakım malzemelerine yatıran bir başka isim de Djibril Cisse. Ekran başındaki hanımlar bu saçların yıllar süren kimyasal saldırıya nasıl dayandığını merak ededursun, Cisse’nin golcülüğü kadar merak uyandıran saç ve sakal tercihleri de manşetlerdeydi. Şimdilerde geçirdiği bir dizi sakatlıktan sonra, gollerini pek sık konuşamıyoruz. Fakat Mr. T saç kesimine getirdiği yeni boyutu burada anmasak, eksik bir liste olurdu.
Loco ve anlaşılamayan şakası

Loco ve anlaşılamayan şakası

© Shaun Botterill/Getty Images

Manuel Cange Loco (Angola, 2003 - )
Bir futbolcu olarak adınızı duyurmanın en kolay yolunun ilginç bir saç stili olabileceğini söylemiştik. George Best’in saçları sıradan değildi. Fakat o saç stiline sahip diğer oyuncuları değil de onu “Beşinci Beatle” olarak adlandırmalarının bir sürü sebebi vardı. Baggio’nun atkuyruğu kutsallığını binlerce gence rol modeli olan 10 numaradan alıyordu. Yani bir saç stili, tek başına, sizi efsane yapma kudretinde değildir. Fakat bir dünya kupasına yukarıdaki gibi bir berber kazasıyla gelirseniz, en azından belli bir süre konuşulacağınızdan emin olabilirsiniz. Loco’nun “Deli” anlamındaki namını nereden aldığını tahmin etmek çok zor değil.