Winning: The Racing Life of Paul Newman (2015)
© bluray.com
F1

En İyi 5 Motorsporları Belgeseli

Netflix'in belgesel dizisi Formula 1: Drive to Survive'ın yeni sezonu ekranlardaki yerini aldı. Biz de bu vesileyle, son yıllarda yapılmış en iyi motorsporları belgesellerini hatırladık.
Yazar: Mali Selışık
4 dakikalık okuma itibarıyla yayında
Motorsporları uzun yıllar üzerine hem kurmaca film, hem de belgesel anlamında çok büyük yapımların sıklıkla üretildiği bir branş değildi. Ancak son dönemde Rush (2013), Senna (2010) gibi filmlerle birlikte motorsporları tekrar yapımcıların radarına girdi. Netflix'in geçen sene başladığı Formula 1: Drive to Survive serisi ise yeni sezonuyla tekrar gündemde.
İlk sezonuyla büyük ilgi uyandıran Formula 1: Drive to Survive'ın, yeni sezonu 28 Şubat itibarıyla ekranlardaki yerini aldı. Formula 1: Drive to Survive'ın yeni sezonunun gelişini fırsat bildik ve motorsporları dünyasından beyazperdeye taşınan en iyi hikayeleri hatırladık.

Winning: The Racing Life of Paul Newman (2015)

Efsanevi aktör Paul Newman'ın 1971'de Winning filmini çekerken motorsporları mikrobunu nasıl kaptığını anlatan film, yarış tutkusunun bir insanı nasıl yavaş yavaş ele geçirdiğini belki de en iyi tasvir eden yapımlardan. Motorsporları meraklısı ve komedyen Adam Carolla'nın tüm üretim yükünü çektiği belgeselde Amerikan yarış efsanesi Mario Andretti'den, Paul Newman'ın günümüzdeki eşdeğeri, eski Grey's Anatomy yıldızı ve yeni Le Mans 24 Saat pilotu Patrick Dempsey'ye kadar pek çok isim var. 45 yaşından sonra motorsporları kariyerine başlayan, her anlamda istisnai bir karakter olan Newman'ın hikayesini dinlemek için ideal bir belgesel.

1: Life on the Limit (2013)

İngiliz müzisyen ve kurgucu Paul Crowder'ın yönetmenliğini üstlendiği film, Formula 1'in tarihsel gelişimi içerisinde güvenliğin değişimine odaklanıyor. Formula 1 tarihine fazlasıyla hakim olanlar için bir parça tekrar niteliğinde olsa da, sporla yeni tanışmaya niyetli izleyiciler için ufak tefek hatalar hariç derli toplu bir film olarak tercih edilebilir. FIA ve F1 yönetimiyle direkt olarak temas halinde ortaya çıkarılan belgesel, güvenlik yönüne dikkat çekmesiyle de farklı bir bakış açısına sahip.

Williams (2017)

Williams, Formula 1'in tek aile takımının hikayesini beklenmedik bir samimiyetle anlatıyor. Açıkçası bir F1 takımının kendi kendine ortaya çıkardığı bir belgeseli önyargısız izlemek çok mümkün değil. Biraz PR, biraz artık Sir Frank Williams iyice yaşlanmışken onun da hayatta olduğu bir belgesel yapma ihtiyacını karşılamak üzere ortalama bir tanıtım belgeseli izleyeceğimizi düşünmüştük. Fakat Williams son zamanlarda beni en çok etkileyen birkaç sahneye sahip, müthiş bir iş. Frank Williams'ın ailesini her zaman ikinci plana atacak derecede sorumsuzluğa dayanan yarış takıntısı, eşi Ginny Williams'ın, Frank'in kazasından sonra içini döktüğü ses kayıtları ve Williams takım patronu Claire'in kardeşi Jonathan ile olan küskünlüğüne kadar her konuyu açık bir şekilde seyirciyle birleştiren film, insanı derinden etkileyen bir son sahneye de sahip. Kurumsal belgesel diyip geçmeyiniz, mutlaka izleyiniz.

McLaren (2017)

Universal Studios işbirliğiyle ortaya çıkan ve The World's Fastest Indian (2005) filminin yönetmeni Roger Donaldson'ın başında olduğu proje, McLaren'ın yeni kimliğini ve öze dönüş prensibini beyazperdede de pekiştiriyor. Ron Dennis sonrası dönemde turuncu rengine geri dönen ve mirasını tekrar kucaklayan McLaren takımı, Bruce McLaren'ın hikayesini anlatmak için kurmaca sahneler de içeren epey derinlikli bir belgesele imza atmış. Pist üzerinde bekleneni henüz veremeseler de, McLaren belgeseli kesinlikle birden fazla kez izlenmeye değer.

Hitting the Apex (2015)

Mark Neale'ın adını duyar duymaz, ortaya çıkacak işin ne denli kaliteli olacağını biliyoruz. Faster (2003), az bilinen Faster&Faster (2004), The Doctor, the Tornado and the Kentucky Kid (2006) ve Fastest (2011) belgeselleri, MotoGP'yi en iyi anlatan filmler. Özellikle kurgu ve anlatım dili açısından belgesel türünün birkaç adım ötesine gitmeyi her zaman başaran Mark Neale, Hitting the Apex'te de adına yakışır bir şekilde apeksi tutturuyor. Ewan McGregor'ın sesine alışmış izleyiciler için Brad Pitt'in anlatımı bir adım geride, ama Marco Simoncelli'nin ölümü başta olmak üzere çekildiği dönemin ayrıntılarını, perde arkasını ve pişmanlıklarını görebildiğiniz film yine gözleri nemlendirmeyi başarıyor.

Bunlar da var...

Tabii ki öneriler bununla bitmez, bitmemeli. Artık Le Mans'da göremediğimiz Audi'nin zaferlerini işleyen, Jason Statham'ın sesiyle izleyebileceğiniz Truth in 24 (2008) ve Truth in 24 II (2012), Roman Polanski'nin 1972'de çektiği ve 2013'te remastered versiyonuna kavuştuğumuz Weekend of a Champion, Isle of Man TT'nin acımasız ve heyecan verici yönlerini bir doğa belgeseli tadında işleyen TT3D: Closer to the Edge (2011) ve 1960'lardan '70'lere ölümcül Formula 1 dönemini anlatan BBC yapımı Grand Prix: The Killer Years (2011) akla gelen diğer kaçırılmaması gereken belgeseller. Son dönemde popülerleşen yüksek kaliteli motorsporları belgesellerinin sayıca artmasını temenni ediyor, iyi seyirler diliyoruz.