MÜZİK

Eyvah 90'lar!

Murat Meriç, şimdilerde severek çaldığı için çok şaşırdığı, 90'ların popüler şarkılarını anlatıyor.
Yazar: Murat Meriç
7 dakikalık okumaPublished on
Türkçe pop 90'larda altın çağını yaşadı

Türkçe pop 90'larda altın çağını yaşadı

© [unknown]

* Bu içeriğin de yer aldığı, Bant Mag. tarafından yayına hazırlanan RBMA Radio İstanbul özel dergisi The Note'u Kontra Plak, Analog Kültür, Pera 64, Les Benjamins Galata, Babylon ve Uniq İstanbul'daki Zuhal Müzik'te bulabilirsin.
Geri döndü, evet. Memleket müziğinin en acayip dönemi, şu anda revaçta. 60’lı yılları, 70’leri ve hatta 1980 sonrasında çıkan şarkıları özlüyor olmamız şaşırtıcı değil ama daha “dün gibi” olan 90’lı yıllarda yayımlanmış “abidik gubidik” şarkıların ortalığı kaplaması, kimilerine göre şaşırtıcı.
Çünkü 90’lı yıllar sahiden dün gibi. Bakmayın üzerinden yirmi küsur yıl geçtiğine... Bir yandan yeni, bir yandan bir hayli geçmişte kalmış bir dönem bu. O yıllarda çocukluklarını yaşayanlar bugün üniversiteli. Gençlerin “nostalji”si, elbette çocukluk yıllarına dönmek. Bugün bu müziğin revaçta olması, biraz da bu yüzden. En azından “teknik” açıklaması bu.
O yıllarda biri bana gelip “gün gelecek sen şu şarkıyı severek çalacaksın” dese, kovalardım yanımdan. O kadar uzaktım bu şarkılara.
Murat Meriç
Peki o dönemde herkesin burun kıvırdığı bir müziğin bugün bunca seviliyor olmasını neye bağlayacağız? Kendi adıma konuşayım, o dönemde yayımlanmış pek çok şarkıyı bugün severek dinliyorum ve çalıyorum. Zamanında uzak durduğum şarkılar üstelik bunlar. Açık söyleyeyim: O yıllarda biri bana gelip “gün gelecek sen şu şarkıyı severek çalacaksın” dese, kovalardım yanımdan. O kadar uzaktım bu şarkılara. Peki ne oldu da yakınlaştım? Soruyu genişleteyim: Nasıl birden sever olduk o yıllarda yapılmış bu tuhaf şarkıları?
Cevabı basit: Bugün müzik yok. İddialı oldu, farkındayım ama sahiden öyle. Var olan, birbirinin aynı onlarca şarkı ki 90’lı yıllarda tam da bu yüzden sevmemiştik o şarkıları. Oysa şimdi dönüp baktığımızda bir sürü renkle karşılaşıyoruz. Mirkelam, Çelik’e benzemiyor; Yonca Evcimik ile SertabErener iki ayrı hattın temsilcisi; Tarkan zaten o dönemde de almış başını gitmişti. Zamanında bize komik gelen SerdarOrtaç, artık en büyük besteci. Bu bile o yıllarla bugün arasındaki farkı açıklamaya muktedir. O çok bilinen atasözünü anmanın tam sırası: Koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler.
Hikâyeyi özetleyeyim: 90’lı yıllar, memlekette pop müziğin patladığı yıllar. O güne dek 'Türk hafif müziği' ya da 'Türkçe sözlü hafif Batı müziği' olarak anılan türün adı 'pop' olarak değişti ve 'Türk pop müziği' o yıllarda doğdu.
Murat Meriç
Hikâyeyi özetleyeyim: 90’lı yıllar, memlekette pop müziğin patladığı yıllar. O güne dek “Türk hafif müziği” ya da “Türkçe sözlü hafif Batı müziği” olarak anılan türün adı “pop” olarak değişti ve “Türk pop müziği” o yıllarda doğdu. Şüphesiz gecikmiş bir doğum. Ancak bu gecikme, Türkiye’nin siyasal yapısıyla bağlantılı. 12 Eylül 1980’de yapılan darbe, toplumu her şeyiyle geri götürdü ve 70’li yılların ortasında altın çağını yaşayan (ama adı “pop” olmayan) pop da bundan nasibini aldı. Darbe sonrası her şey yeniden kuruldu ve beklenen (ya da olması gereken) “patlama”, ancak 90’lı yılların başında gerçekleşti.
Üç albümü milat olarak almamız mümkün: Dikkatleri üzerine çeken ilk pop albümü, Hakan Peker’in 1989 tarihli Bir Efsane adlı çalışması ve Peker, 90’lı yılların ilk “yıldız”ı. Onu, 1991 yılının sonlarına doğru yaptığı Abone ile “Dansçı” lakaplı Yonca Evcimik takip ediyor. Aynı yılın yaz aylarında yayımlanan ve bilhassa açılışındaki Hadi Bakalım adlı şarkıyla ortalığı kasıp kavuran Sezen Aksu işi Gülümse, patlamayı hızlandıran, katalizör işlevi gören albüm. Üç dedim ama dörtleyeyim: Gülümse öncesinde çok satan Sezen Aksu imzalı bir albüm daha var... Yorumcu değil, prodüktör olarak imza attığı Aşkın Nur Yengi albümü, Sevgiliye, 1990 tarihli. Bu albümler yayımlandıktan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
90’lar, her şeyin birbirine karıştığı yıllar aslında: Pop arabeskle buluştu, melez türler ortaya çıktı ve tuhaf bir dönüşüm başladı. Dönüşümü ateşleyen albümlerden biri, Kayahan’ın 1991 tarihli Yemin Ettim’i. 1993 yılında tanıştığımız KenanDoğulu ve Tarkan, hemen sonrasında topa giren Mustafa Sandal ve YıldızTilbe, bu dönüşümü sağlamlaştıran isimler.
Özel radyolarla ve müzik televizyonlarıyla tanıştığımız dönem de bu. Bir insanın bir kliple bir gecede şöhret olduğu yıllar bir yandan da... Neyse ki o insan Mirkelam, şarkı Her Gece'ydi.
Murat Meriç
90’lı yıllar, enteresan gruplarla tanıştığımız yıllar aynı zamanda. İzel-Çelik-Ercan, bunlardan biri. Hemen öncesi, Gökhan Semiz, Ufuk Yıldırım ve Ercan Saatçi adlı üç konservatuvar öğrencisinin projesi olan Bol Vitamin adlı kaset 1991 yazında çıktı ve ortalığı çalkaladı. Dünyada da yükselen rap’in memlekete “uyarlanmış” haliydi bu. O kadar sevildi ki art arda taklitleri yayımlandı. İzel- Çelik-Ercan’daki Ercan, Vitamin’in kurucusu olan Ercan Saatçi. İlerleyen yıllarda, Türkiye’nin en önemli müzik firmalarından birinin başına geçti ve müziğin yönünü belirledi.
Özel radyolarla ve müzik televizyonlarıyla tanıştığımız dönem de bu. Bir insanın bir kliple bir gecede şöhret olduğu yıllar bir yandan da... Neyse ki o insan Mirkelam, şarkı Her Gece'ydi ve bu şahane, şöhretini ve müziğini bugüne hiç bozmadan taşıdı. O kadar büyük bir olaydı ki bu, hakkında bir kitap bile yazılmıştı! Televizyonun gücü... 1992’de açılan özel radyolar, birilerini kızdırmış olmalı ki, aynı yıl hepsi birden kapatıldı. 12 Eylül sonrası ilk büyük ve sessiz halk direnişi, bununla birlikte başladı: Antenlere ve görünür yerlere siyah kurdeleler asıldı. Radyolar tekrar açıldığında ortaya çıkan “kirlilik”, “Direnişi neden yaptık?” sorusunu sordurdu.
90’lı yılların en büyük kazançlarından biri, Moğollar. 31 Mayıs 1993’te Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda verdikleri konserle yeniden bir araya geldi ve bilhassa 1996 tarihli Dört Renk’te yer alan Bişey Yapmalı ile o yıllara damgasını vurdu.
Murat Meriç
Nazan Öncel, Umay Umay, Sibel Alaş, Demet, Göksel, Gökhan Kırdar, Ahmet, Cem-Ali, Oya-Bora, bu yılların kazancı. Almanya’daki vatandaşlarımıza yapılanları dile getiren rap grubu Cartel de öyle. Rock cenahında durum daha da şahane: Kesmeşeker bu dönemin başında hayatımıza girdi; ortalarında Kramp albümlendi, sonlarına doğru Duman’ın yanı sıra mor ve ötesi ortalığa çıktı. Bütün zamanların en iyi rock dokunuşlarından biri olan Kumdan Kaleler’in DenizeDoğru adlı albümü, 1996 tarihli. O yıl, Teoman’la tanıştığımız yıl. Sonrasında Şebnem Ferah, Özlem Tekin ve Aylin Aslım’la birbiri ardına tanıştık. İlhan İrem, mistik hallere geçmeden önceki son albümlerini bu dönemde yaptı. ‘80’li yılların muhalif sesi Ahmet Kaya, kitlesini bu dönemde büyüttü ve “soldan sağa” herkes tarafından dinlenir oldu.
90’lı yılların en büyük kazançlarından biri, Moğollar. Bir dönemin efsanesi, 31 Mayıs 1993’te Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda verdikleri konserle yeniden bir araya geldi ve bilhassa 1996 tarihli Dört Renk’te yer alan BişeyYapmalı ile o yıllara damgasını vurdu; eylemlerde, hep bir ağızdan bu şarkı söylendi. Moğollar’ın yeniden bir araya geldiği tarihten tam yirmi yıl sonra, 31 Mayıs 2013’te başlayan Gezi direnişinde yine bu şarkı dillerdeydi.
Çelik, bu dönemde yayınladığı her albümüne bir Atatürk şarkısı koydu. Mazhar Alanson’un bir toplantıda onu görüp yanına giderek 'N’aber Çelik, Atatürk nasıl?' sorusunu sorduğu rivayet olunur. Hikâyeyse bile güzel.
Murat Meriç
Moğollar, Bişey Yapmalı'yı yaparken, pop cenahında milliyetçilik ön plandaydı. Çelik, bu dönemde yayınladığı her albümüne bir Atatürk şarkısı koydu. Mazhar Alanson’un bir toplantıda onu görüp yanına giderek “N’aber Çelik, Atatürk nasıl?” sorusunu sorduğu rivayet olunur. Hikâyeyse bile güzel.
90’lı yıllardan kalan, bir sürü şarkı. Bugün bunların çoğu yeniden ortalığa saçılmış durumda. Yaşadığımız yıllarda “daha kötüsü olamaz” dediğimiz dönemi şimdi hayırla anıyoruz. Daha kötüsü oldu çünkü. “Pop”un adının konduğu haysiyetli yıllarmış meğer bunlar. Başta da söyledim, dönemin en kötülerinden biri olan Serdar Ortaç, bugünün en iyisi. Şüphesiz olaya pop cenahından bakarak dillendiriyorum bütün bunları. Mabel Matiz’den JehanBarbur’a, Güney Marlen’den Kalben’e pek çok iyi şarkıcı/besteci ve Yüzyüzeyken Konuşuruz gibi şahane topluluklar, bugünden yarına kalacak olan isimler. Bayrağı ‘90’lı yıllardan aldılar ve bugüne taşıdılar. Onları etkileyen, büyüten isimleri bugün dinliyor oluşumuz ve yan yana getirişimiz tesadüf değil.
Attığım başlıkla çelişerek bitireyim yazımı: ‘90’lar olmasaymış, bugün “iyi” dediğimiz pek çok şey olmayacakmış. Bizi “eyvah”tan kurtaran, bunlar. İyi ki.

Bu haberin içinde

RED BULL MUSIC ACADEMY RADIO İSTANBUL

Red Bull Music Academy Radio 11-20 Kasım arasında 10 gün boyunca İstanbul'dan ses veriyor!

Etkinlik Hakkında Bilgi